23 Haziran 2010 Çarşamba

Başlarken...


Sayın blog halkı,
Öncelikle bu blogun açılma nedeninin sevimli mi sevimli,güzel bir prensesin tavsiye ve ısrarları olduğunu söylememe izin verin,yoksa başımı dırdırıyla şişirmesinden korkuyordum,bu birinci itiraf.
İkincisi daha kişisel: paylaşma ihtiyacı. Belki birşeyleri insanlara anlatmak,içimi dökmek isteği,keza birbirimizle konuşmak için ölesiye meşgul olduğumuz ve arkadaşlarımıza ancak sanal ortamda ulaşabildiğimizi düşünürsek herhalde burada,bu ortamda böyle bir istekte bulunmak da tuhaf olmaz.
Neyi mi paylaşayım,ohoo...Aklıma gelen o kadar çok şey var ki saymakla bitmez,en azından hepsini özetlemek için şöyle diyeyim,aslında kişisel ve toplumsal profilimize aynada boydan boya bakmamız yeterli olacak.Ne güzel değil mi,kendimizi dev aynasında seyrede seyrede inandırılıp büyütülmüş bir nesil olarak geleceğe koşuyoruz şu günlerde.Bir yanda sorunlar dağ gibi büyüyor,diğer yandan biz yarınki günlük programımıza bile karar verebilmiş değiliz,ne haddimize,nasılsa birşeyler bir şekilde belirlenir,kader,kısmet,nasip,vs...Duracağımız noktayı belirlememiz gerek artık;ya anne-babalarımızın yöntemleriyle gururdan kendimizi havalara uçurup herşeyi olabileceğimize inanalım,ya da muhteşem geçmişlerimizden ders alıp kendi yöntemlerimizle özgürce yaşayalım,ne dersiniz?
"Off,sıkıldım ama..." dediğinizi duydum,tamam,pes ediyorum.Bağlayacağım yer de belli,aklımda kurguladım,dünden beri düşündüm,bula bula en klasik konuyu buldum,aşk...Tabi ya ne sandınız.Hayatıma uğramaz dediğim,yanından 10 metre,100 metre kaçtığım,sonunda beni sevgiden bloglara düşüren aşk işte.Zaten bir gelince de gitmiyor,Mevlana'nın dediği gibi ya içinde oluyorsun,tam merkezinde,ya da dışında oluyorsun,hasretinde.Kendini oraya buraya çarpa çarpa gidip otlara da konuyorsun...Gönül işte...Ama gün geliyor sana iyi gelen otu da buluyorsun. Sonrası mı?
Yeter bu kadar,çenem düştü,bu giriş yazısı amacını aştı,bir ara okumaktan sıkılmayanlarla görüşürüz,yani umarım=)))

Z.

1 yorum: